DOĞRU AKIM SİSTEMLERİ
Doğru
Akım Sistemleri, elektrik enerjisi üretim ve iletim merkezlerinde her an emre
amade istenen özelliklere sahip, DC elektrik enerjisini temin eden teçhizatlardır.
Koruma ve kumanda kontrol sistemlerinde
devamlılığı sağlamak için DC’ kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır.
Alternatif akımı; Generatör üretim
merkezlerinden, enterkonnekte sistemden ve yardımcı sistemlerden temin
edebiliriz. Alternatif akımı; uzun süre ve istenilen miktarda depolamak bugün
için mümkün değildir. Depo olarak düşüneceğimiz kondansatörler de istenilen miktarlarda
depo edebilme kapasitelerine sahip değildirler. Ancak pil ve akümatörlerde
belirli bir zaman depolamak mümkün olmaktadır.
Bazı
arızalar nedeni ile sistem enerjisi kesilebilmekte ve redresörler enerjisiz kalmakta,
AC den besleme sağlanamadığı için kumanda imkanı kalmamaktadır.
Çalışmakta olan AC ile beslenen sistemlerin
durması sonucunda, acilen devreğe alınması gereken tüm devreler enerjisiz kalmaktadır.
Bunun
için enerjinin sürekli olarak kesilmesi istenmeyen tüm tesislerde, Trafo Merkezlerinde,
Telekom, elektrik santralleri, Hava alanları. Metro v.b gibi yerlerde
DC’kaynağına ihtiyaç duyulmaktadır.
DC sitemler başlıca üç kısımdan meydana gelmiştir.
1.Doğru akım üreten teçhizatlar. Bunlar
redresör veya dinamo gruplarıdır.
2.Elektrik enerjisini depo eden teçhizatlar.
Bunlar akümülatör ve pillerdir.
3.Doğru akımı istenen iş yerine nakleden
kablolar, irtibatlayan terminaller, emniyeti sağlayan şalter, sigorta, röle,
ölçü aleti v.s gibi yardımcı teçhizatlardır.
Depo edilen DC enerji kaynağı
|
Şarj
edilen gerilim kademeleri
|
AC / DC
çeviriciler
|
Kullanılan
yerler
|
Pil
|
1.5 volt
|
Adaptör
|
Teyp, fener radyo
|
Batarya
|
9,12 volt
|
Adaptör, şarj cihazı
|
Cep telefonu, seyyar lambalar, ölçü aletleri
|
Akü
|
24 volt
48 volt
|
Redresör
|
Termik santraller, Hidroelektrik santraller, kranportörler
|
2.1-DOĞRU
AKIMIN KULLANILDIĞI YERLER
İŞLETMEMİZDE KULLANILAN YERLER
|
GENEL KULLANILAN YERLER
|
§ Alarm sistemleri
§ Koruma sistemleri
§ Kontrol cihazları
§ Telefon santralleri
§ Haberleşme cihazları
§ Kesintisiz güç
kaynakları
§ Yangın emniyet
sistemleri
§ Acil aydınlatma
sistemleri
|
§ Tibbi cihazlar
§ Kontrol cihazları
§ Elektronik cihazlar
§ Denizcilik ekipmanları
§ Elektronik yazar kasalar
§ Taşınabilir tv ve videolar
§ ATM’ler
§ Taşınabilir ışıklar
§ Güneş enerjisi sistemi
|
DOĞRU AKIM ÜRETEN
TEÇHİZATLAR
1- Dinamo grupları
Doğru akım dinamosu, alternatif akım
motoru veya dizel motoru tarafından tahrik edilen,
doğru akım üreten cihazlardır.
Bunlar fazla bakım istedikleri gibi gürültülü çalıştıkları için mecbur
kalmadıkça kullanılmaz.
2- Redresör
AC akımı DC akıma çeviren
doğrultuculardır. Çeşitli tiplerde redresör mevcuttur. Günümüzde doğrultucu
eleman olarak tristörler kullanılmaktadır. Doğrultucu olarak kullanılan yarı
iletken elemanlara tristör denir.
TRİSTÖRLER (THYRISTOR)
1960 Yılından bu yana AC
ve DC her türlü güç kontrollerinde meydana gelen gelişmelerin en önemlisi güç
ayarlayıcısı olarak kullanılan tristörlerdir. Sonsuz denilebilecek kadar
uygulama yönü bulunan tristörlerin en ilginç yönü büyük güçlü santral, türbin –
generatör gruplarında ikaz sisteminde alternatif akımın doğru akıma
çevrilmesinde yarı iletkenlerden yapılmış köprü tristör kuru doğrultmaçlar
kullanılmaktadır. Bu doğrultmaçlar sayesinde generatör çıkış gerilimini kontrol
altına alınmasında önemli kolaylık sağladığı gibi bütün uygulamalarda da
kayıpsız olarak tam ve sürekli bir şekilde kolaylık sağlarlar.
Tristörlerin özeliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.
1. Fiziki boyutları kontrol ettikleri güce
oranla yok denecek kadar küçüktür.
Dolayısıyla hafiftirler ve montajları da
kolaydır.
2. Ömrü teorik olarak sonsuzdur. Dolayısıyla
devamlı işletmeye dayanıklıdırlar.
3. Her
an işletmeye hazırdır.
4.
Soğutma problemi az ve basittir.
5.
Ateşleme için Geyt uçlarına uygulanan çok küçük gerilimler ( ± % 2 - 5
V.) yeterlidir.
6.
Mekaniki darbe ve gerilmelere karşı hassas değildir. Mekanik dayanımları
fazladır.
7.
Rejime girmesi için herhangi bir ön ısıtmaya ihtiyacı yoktur.
Dolayısıyla kısa süre
için aşırı yüklenebilirler.
8.
Kayıpları azdır.
9.
Randımanı yüksektir.
10. Güvenilirliği yüksektir.
11. Bakımları yok denecek kadar kolay veya çok
azdır.
12. Devreyi açma süresi frekansa ve açma
anındaki akım durumuna bağlı olarak t/2 sn.dir.
13. Kapama süresi 2/3 μsn. dir.
Tristörlerin Yapısı ve Çalışma Prensibi
Tristörler silikon
teknolojisi ile yapılmış P ve N tipi elemanların ikişer ikişer
birleştirilmesinden P-N-P-N tipi dört katlı yarı iletken bir elemandır. Normal
üç katlı bir güç transistörün de yüksek akım kazancı elde edebilmek için hFE
(transistor tipinin emitter akım kazancı) mümkün olduğu kadar yüksek olması
istenir. Halbuki birçok silikon transistorlerin de ise yüksek hFE
çok ince taban alanları kullanılarak elde olunmaktadır. Bu iki düşük dirençli
bölge arasındaki ince taban (baz) yüksek gerilime uygun değildir.
Tristörlerde düşük hFE
elde etmek ve yüksek gerilime karşı dayanım sağlayabilmek için geniş taban
bölgeleri kullanılır. Ayrıca geniş taban bölgesinin kullanılması imalattaki
kolaylık yönünden bir avantajdır.
Tristör thyratron ve
ingitronun yerine doğrultmaç olarak kullanılmaktadır. Çok az ısınması, küçük
yapıda olması, yapımının ucuzluğu, denetlenebilir doğrultucu ve kumanda
kolaylığı gibi üstünlükleri vardır. Aşağıdaki şekil de bir tristörün yapısı ve
uç işaretleri ile sembolik şekli görülmektedir.
Tristörün iç yapısı Tristörün sembolik gösterimi
Tristörün uçlarında (1)
nolu uç Anot (kolektör), (2) nolu uç Katod (emitter), (3) nolu uç ise kumanda
elektronunu (Geyt) göstermektedir. Kumanda ucu (gate)daima içteki P elemanından
alınır. Kumanda gerilimi olarak katotla gate arasında (0) (+3) V. kadar bir
gerilim uygulanması yeterli olabilir. Bir tristörün Katotu ile Gate arasına
0,25 V. gerilim uygulandığında tristörden akım geçmeye başlar.
Her tristör için
gerekli anot ve kontrol geriliminin katotlardan belirlenmesi en uygun bir
yoldur. Aksi halde yapılacak yanlışlıklar büyük zararlara neden olabilir.
Diyotlar gibi
tristörlerde yalnız bir yönde akım geçirirler. Ters yönde ise yalıtkan olur.
Tetiklendikten (ateşlendikten) sonra ise bir diyot gibi çalışır.
Tristörün anodu ve
katodu arasına alternatif bir gerilim uygulandığında tristörden akım geçmez.
Akım geçmesi için kapı (Geyt) ucu ile katot arasına küçük bir gerilim yani
ateşleme gerilimi uygulamak gerekir. Anot ile katot arasına uygulanan gerilim
belirli bir değeri aştıktan sonra da tristörden akım geçmeye başlar.
Tristörler doğru ve
alternatif akım makinalarının devir sayılarının ayarlanmasında, nokta kaynak makinalarında
elektronik şalter olarak; elektrikli tren ve tramvay gibi büyük miktarda doğru
akımı gereken yerlerle benzeri birçok alanlarda kullanılmaktadır. Son
zamanlarda büyük güçlü santral generatör uyartım sistemlerinde DC elde etmek
için 3 fazlı köprü tristör devreleri kullanılarak 500 V, 1200 A . DC elde edilip,
kutupların uyartılmasında kullanılmaya başlanmıştır.
Bir tristörden
istenilen özellikler şunlar olmalıdır.
1- VR
(İletim voltajı) yüksek
olmalı
2- VD
(Yalıtım voltajı) yüksek olmalı
3- IR (İletim akımı) çok küçük olmalı
4- ID (Yalıtım akımı) çok küçük olmalı
5- du/dt (İletime geçme geriliminin kritik
yükselme hızı) çok büyük olmalı
6- di/dt (Yalıtıma geçme geriliminin
kritik yükselme hızı) çok büyük olmalı
7- Küçük akımlarda Geyt çalışabilmeli
Çeşitli işletmelerde
kullanılan redresörler tristörlü ve diyotlu tiplerdir. yapı ve montaj şekline
göre el ve otomatik çalışma şekilleri vardır.
Enerji beslemeleri 380 V. A.C dır.Kullanılacağı yerlere göre çıkış
gerilimleri DC ( 24 V. ,48 V. 110 V.125 V.
220 V.) gerilim değerinde ve 30 A ,50 A , 63 A , 75 A , 100 A , 125 A , 400 A kapasitelerinde
olabilirler.
Redresörün Görevi:
1- AC akımını DC akıma
dönüştürür.
2- Bağlı bulunduğu akü
grubunu tampon şarj yapar.
Redresörler dönüştürme işlemine göre 4 tipe
ayrılır. Bunlar;
a-Kontrolsüz tip redresör
Bir trafo ve köprü
diyottan oluşan bu tip redresörler çok ucuz olduklarından yaygın olarak
kullanılmaktadır. Çıkış gerilimi kontrol edilemediğinden, bağlanacak cihazlar
ve aküler için risklidir.
b-Kademeli tip redresör:
Kontrolsüz tip
redresörler’e göre, daha güvenilir olup çıkış gerilimi kullanıcı tarafından
kontrol edildiğinden, cihazlar için risklidir.
c-Varyak kontrollü redresör:
Çıkış geriliminin
kontrolü varyak yardımıyla yapıldığından çıkış gerilimi kararlıdır. Ancak çok
ağır ve hantal redresörlerdir.
d- Tristör Kontrollü Redresör
Diğer tip redresörlere göre daha kaliteli
bir DC verdiklerinden, çok tercih edilen redresörlerdir. Bu tip redresöre
bağlanan aküler daha uzun ömürlü olurlar. Aynı şekilde bu tip redresörlere
bağlanan cihazlar uzun ömürlü ve daha verimli çalışırlar. Elektronik kontrol kartı çıkış gerilimini ve
akımını sürekli kontrol ederek, tristörlerin uygun açıyla tetiklenmesi
sağlanıp, istenen DC gerilim elde edilir. Böylece şebeke gerilimindeki
değişimlerde ve yüklerde tetikleme açısını değiştirerek çıkış geriliminin sabit
kalması sağlanır. Çıkışta kullanılan filtre devreleri ile de daha kaliteli bir
DC elde edilir.
e- Tristör
Kontrollü Redresörde Kullanılan Parçalar:
1.
Trafo
2.
Soğutma
ünitesi
3.
Tristör
4.
Şok
bobini
5.
Kondansatör
6.
Kontrol
kartı
7.
Şönt
8.
Snubber
(RC filtre)
9.
Termostat
10.
Sigorta
Redresörlerin
Peryodik Bakımları:
Redresörler hangi tipte imal edilmiş
olurlarsa olsun üretici firmanın tavsiye ettiği ve etiketinde belirtilen akım, gerilim
ve sıcaklık değerlerinin üzerinde çalıştırılmaması koruyucu olarak seçilmiş
sigorta röle v.s emniyet teçhizatını devamlı olarak kontrol edip çalışmalarını
sağlamak gerekir.
Aşırı voltaj redresör elemanının
delinmesine atlamalara sebep olabileceği gibi aşırı akım da elemanların ısınıp
direnç değerlerinin azalması dolayısıyla delinmelere ve kısa devrelere sebep olabilir.
1-Redresör elemanları, soğutucular, diğer yardımcı tesisatlar
toz ve kirlerden temizlenmelidir.
2-Redresör boşta
çalıştırılarak çıkışında azami ve asgari voltaj değerleri kontrol edilmelidir.
3-Redresör panosunda
bulunan anahtarlar, kontaktörler, dirençler, ampermetre ve voltmetreler,
sigortalar, terminaller, kablo ve kablo bağlantıları kontrol edilmelidir.
İNVERTÖRLER
Şebeke gerilimin olmadığı zamanlarda AC ile
beslenen elektrikli aletlerin çalışmasını sağlayan güç kaynaklarıdır. Enerji
kaynağı olarak DC besleme akımı kullanıldığından endüstriyel tesislerde,
Telekom santrelleri, Enerji üretim tesisleri gibi yerlerde şebeke olmadığı
zamanlarda aküden besleme yapılarak uzun süre AC üretirler.
Küçük güçlerde hafif ve taşınabilir
yapıları vardır. Çeşitli besleme gerilimlerde çalışabilmeleri, 50 VA den 2400
VA ‘a kadar standart güç seçenekleri, sessiz çalışmaları ve yüksek verimleri
ile her türlü teknik ihtiyaçları karşılarlar.
KESİNTİSİZ GÜÇ KAYNAKLARI (UPS)
Sürekli
besleme gerektiren uygulamalar arasında bilgisayar sistemleri, elektronik hız
ve gerilim regulatörleri, tıbbi cihazlar, haberleşme sistemleri, aydınlatma
sistemleri, önemli kayıt cihazlarına (UPS)
kesintisiz güç kaynaklarına ihtiyaç vardır. Bu sistemlere genel olarak
‘kritik yükler’ denilmektedir. Şebekedeki kritik yükleri besleyen, kesinti ve
anormal yükleri aktarmayıp, sürekli
temiz ve kaliteli enerji sağlarlar.
Kesintisiz güç kaynaklarının önemi gün
geçtikçe artmaktadır. Yapılan araştırmalarda; üretim kalitesi, hızı ve
elektronik eleman kullanımı arttıkça direk şebekeden enerji alarak beslemenin
zor olduğu anlaşılmıştır. Her gün ortalama 10 saniyeden daha uzun süren
elektrik kesintileri oluşmaktadır. Bu kesintiler özellikle bilgi işlem
merkezleri için önemli tehlikeler doğurmaktadır. Bu gerçekler UPS' in günümüz
için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
UPS sistemlerinin genel olarak
kullanıldığı yerler:
a- Güç kesintisinin mal
ve insan hayatını tehlikeye soktuğu durumlar (hastane yoğun bakım servisleri,
endüstri proses kontrolü, itfaiye ve polis alarm ihbar servisleri),
b- Güç kesintisinin
zaman ve para kaybına yol açtığı yerler (bilgisayar kompleksleri
enstrümantasyon merkezleri ),
c- Güç
kesintisinin kritik olduğu durumlarda (uydu haberleşmeleri, füze hedef
merkezleri, boru hattı ve elektrik üretim ve dağıtım sistem monitörleri gibi).
Kesinti
ve şebeke bozuklukları çok tehlikeli ve beklenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Şebekede meydana gelebilecek
bozukluklar şöyle sıralanabilir;
- Kısa
kesintiler
- Şebeke
kesintileri
- Frekans
değişimleri
- Pikler
- Harmonikler
Aşağıda
belirtilen yüklerden dolayı oluşabilecek bozukluklarda, UPS sistemleri çok
önemlidir.
- Lineer
olmayan yük
- Yük
değişimleri
- Dengesiz
yükler
- Aşırı
yüklenme
- Pik
akımları
- Kısa-devre
- Şebekenin
tekrar gelişi
BİR UPS’DEN BEKLENEN ÖZELLİKLER
Kesintisiz bir güç
kaynağında bulunması arzu edilen en önemli özellikler şöyle sıralanabilir;
Gerilim Regülâsyonu
Frekans
Kararlılığı
Normal çalışma durumunda şebeke
frekansının normal sınırlar içinde olduğu durumda UPS sisteminin frekansı ile
aynı olmalıdır ve aynı devreye kilitlenmiş olmalıdır.
Çıkış Geriliminin Dalga Şekli
Çıkış geriliminin dalga şekli ideal sinüs
eğrisine mümkün olduğunca yakın olmalıdır. Yani UPS çıkışında şebeke
frekansının temel harmoniğinin dışında yüksek harmoniklerin bulunmaması önemle
istenen bir özelliktir.
Verim
Verimin düşük olması toplam çekilen
enerjinin bir kısmının ısı enerjisi olarak tüketilmesi anlamına gelmektedir.
Hatta, bu taktirde gereksiz enerji tüketimi bir tarafa, sistem bulunduğu ortamı
ısıtacağından ek soğutma önlemleri dahi gerekebilir. Günümüzde üretilen
cihazlarda verim % 65 – 90 arasında değişmektedir.
Ani Yük Değişikliklerine Gösterilen Tepki
Bu konuda bir standart olmamakla beraber
büyük üretici firmalarca, sistemin % 50’lik yük değişikliklerine karşılık (±) %10
Vpp gerilim değişikliği göstererek, 50 milisaniye içinde (±) %2 Vpp değerine
inmesi istenmektedir.
Aşırı Yüklenebilme Yeteneği
Yine
bu konuda da bir standart olmamakla birlikte sistemin %120 yükte yaklaşık 10
dakika, %150 yük altında ise 10 saniye çalışması beklenmektedir.
UPS SİSTEM ve ÇEŞİTLERİ
UPS sistemleri çalışma şekillerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılır.
KESİNTİSİZ
GÜÇ KAYNAKLARININ YAPILARINA GÖRE İNCELENMESİ
UPS’ler yapısal olarak 7 temel bölüme
ayrılabilirler.
1. Doğrultucu
ve Şarj Ünitesi
2. İnverter
Ünitesi
3. Filtre
Ünitesi
4. Statik
ve Manuel By-Pass Şalter
5. Haberleşme
Ünitesi
6. Trafolar
7. Aküler
HİDROJEN YAKIT PİLLERİ
Yakıt pilleri ilk olarak 1839 yılında William
Growe tarafından bulunmuş ve yaklaşık olarak 120 yıl ilgi görmeden kalmıştır.
Ancak uzay programları çerçevesinde tekrar ele alınmış ve geliştirilmiştir.
Yakıt pillerini çalışma
özelliklerine göre birçok çeşitleri olmakla birlikte en çok kullanılan tipi
PEMFC ( proton exchange membranı) tipidir. Sistem üç ana parçadan meydana
gelir. Anot, membranı ve katot. Anot’a gelen hidrojen molükülleri önce proton
ve elektronlarına ayrılır. Proton ortada bulunan membran tarafından çekilir ve
membranı geçerek katotta bulunan havanın içindeki oksijen ile birleşir. Anotta
biriken elektronlar, anot ile katot arasında dışarıdan kurulan bir kapalı devre
teşkil edildiğinde, bu devre üzerinden akarak, katotta birleşip saf su meydana
getirerek bu çevrimde, ısı, saf su ve elektrik enerjisi elde edilerek çevrim
tamamlanır.
Yakıt pilinin plaka
yüzeyi akım şiddetini, plakaların seri bağlanması ise voltajı oluşturur. Birçok
plakanın yanyana bağlanması ile elde edilen sisteme stak adı verilir. Staklar
kendi aralarında seri ve paralel bağlanmaları ile istenilen voltaj doğru akım
olarak elde edilir, sonra konventörler ile alternatif akıma çevrilir.
Uzay programları çerçevesinde geliştirilen yakıt pillerine en büyük talep otomotiv sektöründen gelmiştir. Bu uygulamalarda süratle mesafe kat edilmiş ortalama olarak tüm üretici firmalar proto tiplerini bitirmiş ve seri üretim aşamasına gelmişlerdir. Bundan başka yakıt pilleri cep telefonunda bilgisayara, bisikletten toplu taşıma araçlarına, gemilerden uçaklara, iş merkezlerinden konutlara kadar birçok alanda kullanım imkânı bulmuştur.
Yakıt pillerinin konutlarda kullanımı birçok avantajı da beraberinde getirmektedir. Ulusal şebekeden gelen elektrik kesintilerinden etkilenme diye bir olay yotur. Konutların elektrik ihtiyaçları yanında ısınma ve sıcak su ihtiyaçlarınıda ekonomik olarak karşılamaktadır. Bunun neticesi olarak ulusal elektrik şebekelerin yükleri azalacak yeni üretim merkezlerine gerek duyulmayacaktır. Hidrojen enerjisinin geleceği çok parlaktır. Zaman petrolün aleyhine hidrojenin lehine işlemektedir.
AKÜLER VE SİSTEMDEKİ GÖREVLERİ
Akümülatör elektro - kimyasal olaylardan
yararlanılarak elektriğin depo edilmesini ve gerektiğinde doğru akım halinde
kullanılmasını sağlayan bir enerji kaynağıdır.
Endüstri ve sanayi iş yerlerinde; çeşitli marka
ve ebatlarda sabit tesis kurşun – asit akümülatörleri bulunmaktadır. Bunlar
kullanım süresince yeri değiştirilmemek üzere kurulan akümülatörlerdir. Bir
redresör vasıtasıyla devamlı tampon şarjda tutulurlar.
AKÜLERİN
SİSTEMDEKİ GÖREVİ
AC kesildiği zaman Gerekli hallerde sisteme
DC ‘ı sağlar.
AKÜNÜN
PARÇALARI
Bir akü hücresi aşağıdaki ana elemanlardan
oluşur.
1-Akü Kabı: Çoğunlukla ebonit veya plastik malzemeden
yapılır. Transparant denen akü kapları, akü elemanlarıdır.
2-Akü Kapağı: Akü kabı malzemesinden yapılan ve hücrenin
üstünü kapatan kısımdır. Akü kabininin üstünü, hava sızdırmaz bir biçimde
preslenerek veya yapıştırılarak kapatılır.
3-Hücre Buşonu (Tapa): Akü kapağındaki dişli deliğe takılan, plastik
malzemeden yapılmış küçük bir kapaktır. Üç ana işlevi vardır.
a)Yerinden çıkarılarak,
elektrolitin yoğunluğunu ölçmek veya saf su ilave etmek,
b)Buşon kapalı iken, akü
içinde oluşan gazların, içindeki küçük delik yoluyla dışarı çıkmasını sağlamak.
c)Özel tip buşonlarda, hücre
içinde oluşan gazı, buşon içinde yoğunlaşarak tekrar elektrolite dönmesini
sağlamak, böylece akünün saf su kaybını azaltmış olur.
4-Elektrolit: Sülfürit asit, saf su karışımı olan bir
sıvıdır. Akünün tipine, imalatçının veya kullanıcının tercihine bağlı olarak, sülfürit
asit miktarı ve su oranı değiştirilerek çeşitli aküler imal edilmektedir.
Elektrolit
Sülfürit asit’in faydaları:
a)Akü iç direncini arttırmak,
b)Seperatörleri mikro gözenekli yaparak, plakalar
arasında elektrolit temasını azaltmamak,
c)Plakaları, özellikle nakliye esnasında eğilme
ve kırılmalarını önceliyecek şekilde sıkıştırmak
5-Plakalar: Bir akü hücresi içinde, pozitif ve negatif olmak üzere iki
ayrı plaka grubu vardır.
a)Negatif
Plaka: Saf kurşundan ızgara biçiminde, dökülerek elde edilir. Kurşun ızgaranın
mekanik direncini arttırmak için kullanılır. Kurşun içine antimuan katılır. Izgaranın
profili, imalat tekniğine bağlı olarak çeşitli olabilir. Ancak, nakliye ve
kullanımda eğilip kırılmıyacak kadar sağlam ve üzerine sıvanacak olan aktif
madde denen pastayı iyi muhafaza edilecek şekilde imal edilmelidir.
b)Pozitif
Plaka: Kurşun-Asit akülerin pozitif plakaları üç çeşittir.
AKÜ HÜCRESİ
Bir akü hücresi, yukarıda açıklanan elemanların,
akü kabı içirisine tekniğine uygun bir şekilde yerleştirilmesi ile oluşturulur.
Akü hücresi içindeki negatif plaka sayısı, pozitif plaka sayısından bir
fazladır. Böylece pozitif plakanın iki yüzeyide aktif durumda tutularak
bükülmesi önlenir.
Şemada görüldüğü gibi bütün pozitif
plakalar ve negatif plakalar ayrı ayrı hücre içinde kurşun köprülerle birbirine
kaynak edilerek, her bir cins plaka grubunun müşterek kutupları hücre
kapağından dışarı çıkarılır.
Akü grupları, hücrelerin (+) ve (-)kutupların birbirlerine harici
köprülerle bağlanması suretiyle elde edilir. Harici köprülerin hücre
kutuplarına bağlantısı, imalatçı tekniğine bağlı bir husustur. Bununla birlikte
çoğunlukla civatalı veya kaynak yapmak suretiyle bağlanır.
AKÜLERİN
YAPISI ve YAPI ELEMANLARI:
Akümülatörlerin
Arızaları ve Giderme Yöntemleri
1-Akü
kutupları ve bağlantıları paslı:
Nedenleri: Kutuplara
ve bağlantılara asit sıçraması.
Çareleri: a-
Kutupları ve bağlantıları sert diş fırçası ile temizleyiniz.
b-
Akü kutusunun üstünü amonyaklı bezle siliniz.
c-
Akü kutuplarına, bağlantılarına ve kutunun üst tarafına gres veya
vazelin
sürünüz.
2.Akü
içinde elektrolit yok:
Nedenleri 1: Aküye saf su konulmamış
Çareleri : a- Aküye saf su koyunuz.
b-
Az akımla şarj ediniz.
Nedenleri 2: Akümülatörün kazaen suları dökülmüş.
Çareleri : a- Aküye saf su ekleyiniz.
b-
Az akımla şarj ediniz.
c-
Elektroliti yenileyiniz.
Nedenleri 3: Akü kutusunda sızıntı var.
Çareleri : a- Akü kutusunu değiştiriniz.
b-
Elektroliti yenileyiniz
3. Akü
kutusu ıslak:
Nedenleri: Normalden fazla su konulmuş ve elektrolit
taşmış.
Çareleri : a-
Elektrolit seviyesini kontrol ediniz.
b-
Islak yerleri amonyaklı bezle siliniz.
4.Elektrolitin
yoğunluğu çok düşük:
Nedenleri 1: Akü tamamen deşarj olmuş veya tam olarak şarj
edilmemiş.
Çareleri : a- Aküyü şarj ediniz.
Nedenleri 2: Akü plakaları aşırı derecede sülfatlanmış
Çareleri : a- Aküyü şarj ediniz.
b-
Elektroliti yenileyiniz.
Nedenleri 3: Akü plakaları arasında
kısa devre var.
Çareleri : a- Separatörleri kontrol ediniz gerekirse değiştiriniz.
Nedenleri 4: Şarj techizatları iyi şarj etmiyor.
Çareleri : a- Kablo başlıklarını ve bağlantıları kontrol ediniz gevşekse
sıkıştırınız.
b-
Şarj techizatlarını kontrol ediniz.
c-
Konjektörün çalışıp çalışmadığına bakınız.
Nedenleri 5: Kablolarda ve elektrik donanımında kısa devre
var.
Çareleri : a- Araba üzerinde düzeneğin anahtarlarını kapatarak kontrol
ediniz.
Nedenleri 6 : Akü hiç şarj olmuyor.
Çareleri : a- Elektroliti yenileyiniz ve şarj ediniz.
5.Akü bir
gün şarj ediliyor ertesi gün boşalıyor.
Nedenleri 1: Akü eskimiş.
Çareleri : a- Aküyü tamirciye götürün.
b-
Akünün yenisini takınız.
Nedenleri 2: Akü içinde kısa devre var.
Çareleri : a- Aküyü açınız separatörleri değiştiriniz.
6.Işıklar
yanıp bir süre sonra sönüyor.
Nedenleri: Kablo başlıkları ve
diğer bağlantıları gevşek.
Çareleri: a- Kablo başlıkları ve diğer
bağlantıları muayene ediniz gevşek olanları
sıkıştırınız.
Paslı olanları temizleyiniz.
7. Akü
şarj edilemiyor.
Nedenleri 1: Şarj dinamosu arızalı.
Çareleri : a- Şarj dinamosunu muayene ediniz.
b-
Konjektörü muayene ediniz.
c-
Aküyü dinamoya bağlayan devreleri kontrol ediniz.
Nedenleri 2: Akü tamamen bozulmuş.
Çareleri : a- Akünün yenisini alınız.
b-
Aküyü tamirciye veriniz.
Nedenleri 3: Akü plakaları tamamen sülfatlanmış.
Çareleri : a- Elektroliti yenileyiniz, aküyü şarj ediniz.
TEMEL
KAVRAMLAR VE İŞLEMLER
1-ŞARJ: Aküye, bir DC güç kaynağından akım verme işlemine
veya elektrik enerjisinin kimyasal enerjiye dönüşümüne şarj denir ve akü bu
işlemle enerji depolar. Bir akü şarj oldukça göz elemanlarında aşağıdaki
değişimler olur.
a)Pozitif plakalar kurşun sülfattan kurşun
perokside dönüşür.
b)Negatif plakalar kurşun sülfattan, sünger
kurşuna dönüşür.
c)Pozitif ve negatif plakalardaki sülfatlar
elektrolite geçtiği için elektrolit yoğunluğu yükselir.
d)Şarj boyunca akü voltajı artar.
e)Şarj boyunca elektrolitte gazlanma oluşur.
2-DEŞARJ: Akünün bir alıcıya akım
vermesi işlemine veya kimyasal enerjinin elektrik enerjisine dönüşmesine deşarj
denir. Bir akü akım verirken elemanlarında şu değişmeler olur.
a)Pozitif plakalar, kurşun peroksitten, kurşun
sülfata dönüşür.
b)Negatif plakalar, sünger kurşundan, kurşun
sülfata dönüşür.
c)Elektrolitteki sülfat, plakalara gittiğinden
elektrolitin yoğunluğu azalır.
d)Akü voltajı deşarj boyunca düşer.
3-VOLTAJ: Bir akü hücresinin(+) ve (-) kutupları
arasında ölçülen potansiyel farkıdır. Bu voltajın değeri akünün şarj seviyesine
bağlı olarak değişir. Sözü edilen voltaj değerlerinin bazıları aşağıdaki gibi
ifade edilir.
a)Anma Voltajı (Nominal voltaj): Tam şarjlı bir
akü hücresinin kutupları arasında ölçülen voltaj değeridir. Aküler bu voltaj
değeri ile anılırlar. Satılırken, alınırken ve üzerindeki etiketlerde, bu
voltaj değeri ile belirlenir. Kurşun – Asit türü bir akü hücresinin anma
voltajı 2 volttur.
b)Yavaş Şarj Voltajı: Aküyü tam şarjlı plarak
tutmak için, bir DC Enerji Kaynağı ile yapılan şarjdaki voltaj değeridir. Bir
akü hücresinin yavaş şarj voltajı 2,2 ile 2,23 V arasındadır. Yavaş şarj
“Tanpon Şarj”,”Zayıf Şarj”,”Float Şarj”gibi sözcüklerlede ifade edilebilir.
c)Deşarj Sonu Voltaj: Bir aküden akım
çekilirken düşmesine izin verilen en küçük voltaj değeridir. Kurşun-Asit
akülerde bu değer 1.8 volttur.
4-İÇ
DİRENÇ: Bir akü hücresinin içinde, akım yolunda bulunan plaka, seperatör ve
elektrolit gibi elemanların toplam direncidir.
l-Akünün
Yapısı:
Aküyü oluşturan elemanların cins, özellik ve yapısı.(Akünün imalatı
tamamlandığında yapısal iç direnç takriben sabittir)
ll-Akünün
Şarj Seviyesi:
Bir akü şarj oldukça iç direnci azalır. Diğer bir ifadeyle deşarj oldukça iç
direnci artar. Tam şarjlı bir akü hücresinin iç direnci takriben 0.003 ohm’ dur.
Tam deşarj akünün iç direnci ise şarjlı durumun takriben iki katıdır.
5-SELF DEŞARJ: Servis dışı durumdaki bir akünün kendi kendine
deşarj olmasıdır. Sebebi, elektrolitin, plakalara temas ettiği noktalarda, suyun,
oksijen ve hidrojene ayrışmasıdır.
Self
Deşarj Miktarı:
Kendi kendini oluşan deşarjın değeri iki etkene bağlıdır.
1-Elektrolit sıcaklığı arttıkça fazlalaşır.
2-Kurşun plaka içindeki antimuan oranı arttıkça
artar.
NOT.
Antimuan orana%1–2 gibi düşük olursa, deşarj ayda, anma kapasitesinin
takribinden % 3 kadarıdır. Antimuan oranı % 3–6 gibi daha yüksekse kayıp ayda,
anma kapasitesinin %5’ine ulaşır. Akü yaşlı ise bu değerler dahada artar.
6-YOĞUNLUK:
Elektrolit, sülfürit asit saf su karışımı bir sıvıdır. Belli miktardaki
elektrolitin içinde, saf su miktarına göre sülfirik asit miktarı ne kadar
çoksa,o elektrolitin yoğunluğu o kadar çok demektir.Diğer bir ifadeyle
yoğunluğu belli,bir elektrolitin içine,sülfürik asit ilave edilirse,yoğunluğu
fazlalaşır,buna karşın saf su ilave edilirse yoğunluğu azalır.
Yoğunluğun
Birimi:
Yoğunluğun en çok kullanılan birimi “gr/cm küp”veya “kg/lt”dir. Birimlerden de
anlaşılacağı gibi, yoğunluk, bir birim hacmindeki elektrolitin ağırlığıdır.
Örneğin bir akü hücresinde, 1 cm’lik hacim işgal eden elektrolitin ağırlığı
1.220 gr.ise,o akünün elektrolit yoğunluğu 1.220 gr/cm’tür denir.
Yoğunluğun
Değişimi:
Servise verilmiş olan bir akünün işletme esnasında yoğunluğu iki durumda
değişim gösterir.
a)Elektrolit içindeki sülfürik asitin
elektrolitten ayrılarak plakalara gitmesiyle (deşarjda)
b)Sıcaklığın artmasıyla, elektrolitin
genleşmesi sonucu birim hacimdeki (1cm),asit miktarının azalmasıyla,
Yoğunluğun Ölçülmesi: Elektrolit yoğunluğu, çoğunlukla
Hidrometre denilen aletle ölçülür.
Alet ölçekli bir cam şamandıranın sıvı içinde yüzmesi esasına göre çalışır. Şamandıra,
yoğunluğu düşük elektrolite daha çok dalar, yoğunluğu yüksek elektrolitte ise
yüzeye yakın seviyede yüzer.
Yoğunluk ölçümünde hidrometre, üst tarafına bir lastik top, alt ucuna
ince bir lastik hortum takılmış cam bir tüptür, içinde ise ölçekli bir
şamandıra vardır. Lastik top elle sıkılarak lastik hortum elektrolit içine
daldırılır. Top yavaş yavaş bıralılarak cam tüp içine elektrolit çekilir. Ölçekli
şamandıra elektrolitte yüzerken, sıvının yüzeyi hizasındaki ölçekte, yoğunluk
değeri okunur.
Elektrolit yoğunluğu “Bome Derecesi” olarak da ifade edilebilir. Bu
birimle, yoğunluk ölçen alet, hidrometreye benzer ve Bomemetre olarak
tanımlanır. Yoğunluğun, gr / cm3 veya Bome Derece olarak ifade
edilmesi, akünün işletmesinde ve ilgi hesaplama metodlarında bir değişikliği
gerektirmez, değişen yalnızca birim ve rakamsal değerlerdir.
Aşağıda, gr / cm ve Bome Derece
olarak yoğunluk değerleri gösterilmiştir
gr/cm
|
Bome
Derece
|
1,100
|
13
|
1,110
|
14,2
|
1,120
|
15,4
|
1,130
|
16,5
|
1,140
|
17,7
|
1,160
|
19,8
|
1,170
|
20,9
|
1,180
|
22
|
1,190
|
23
|
1,200
|
24
|
1,210
|
25
|
1,220
|
26
|
1,230
|
26,9
|
1,240
|
27,9
|
1,260
|
29,7
|
1,270
|
30,6
|
1,280
|
31,5
|
Hidrometrenin
Kullanılması: Elektrolit
yoğunluğunun ölçümünde şu hususlara özen gösterilmelidir.
a-Lastik top elle sıkılı iken, hidrometre
hortumu, akü hücresi içinde elektrolite girecek şekilde tutulmalıdır.
b-Lastik top, parmaklar arasında yavaş yavaş
bırakılarak hidrometrenin içine elektrolit girmesi sağlanmalıdır. Çekilen
elektrolit tekrar hücre içine bırakılmalı böylece ölçümlere başlamadan önce
hidrometre içinin ıslak hale gelmesi sağlanmalıdır.
c-Lastik top tekrar sıkılıp yavaş yavaş bırakılarak
hidrometre içine bu kez ölçüm için elektrolit çekilmelidir.
d-Hidrometre sürekli dik tutulmalı, elektrolit
çekilirken ve hücreye tekrar bırakılırken hidrometreden, hücre dışına
elektrolit dökülmemelidir.
e)Hidrometre içine, şamandıra serbest olarak yüzecek
miktarda elektrolik çekilmelidir.
f)Ölçüm yapılırken, skalaya, elektrolit yüzeyi
hizasında bakılarak değer okunmalı bu işlem yapılırken lastik topa elle basınç
yapılmamalı ve şamandıranın cam tüpün hiçbir tarafına temas etmeksizin dik ve
serbest olarak yüzdüğünden emin olunmalıdır.
g)Ölçümler bittikten sonra, hidrometre içine
temiz su çekilip tekrar dökülerek, elektrolit kalıntıları giderilmelidir.
7-KAPASİTE
Bir
akünün, şarj işlemiyle kazandığı, esas olarak, deşarj işleminde verilebildiği
enerjiye akünün kapasitesi denir. Kapasitenin birimi “Amper Saat”tir. Kısaca
“Ah”harfleri ile ifade edilir. Akünün etiket değerine anma kapasitesi denir. Bir
akünün kapasitesi şu etkenlere bağlıdır.
a)Bir hücredeki plakaların adedine ve
boyutlarına,
b)Elektrolitin yoğunluğu,
c)Elektrolitin sıcaklığı.
Elektrolitin sıcaklığı
7-VERİM: Bir aküden, deşrjda
çekilen enerjinin, şarlda verilen enerjiye bölümünden elde edilen değere akünün
verimi denir. Diğer bir ifadeyle, deşajda aküden alınan kapasitenin, şarjda aküye
verilen kapasiteye oranıdır.
Verimin belirlenmesinde şu husular sağlanmalır.
a)Akü, anma kapasitesinin 10 saatte bölümünden
elde edilen akımla, şarj ve deşarj edilmelidir.
b)Deşarjda, hücre voltajı,1,8 volta düşünce son
verilmelidir. Akülerde iki çeşit verim vardır.
1-Amper
Saat Verimi:(p.Ah)
harfleri ile ifade edilir. Kurşun asit türü akülerin Amper-Saat verimi takriben
%90’dır.Formülleştirilirse:
(pAh)= Deşarj akımı x Deşarj süresi / Şarj akımı x şarj süresi
2-Watt.
Saat Verimi:
p.Wh harfleri ile ifade edilir. Kurşun asit akülerin Watt – Saat verimi
takriben %75’tir.
AKÜLERİN BAĞLANTI ŞEKİLLERİ
Akülerden istediğimiz
akım, gerilim ve gücü alabilmemiz için aküleri gruplar haline getirmek
zorunluluğu vardır.
Seri bağlama
+ -
Akülerde gerilimi yükselmek için seri
bağlama
Yapılır. Gerilim yükselir akım ve kapasite sabit
Kalır.
Paralel Bağlama
|
Karışık
bağlama
|
|||||
Her türlü bağlamada
akülerin ( + ) ve (- )
kutupları mutlaka tespit edilip işaretlendikten sonra istenilen şekilde
bağlanmalıdır. Yanlış bağlamalar kısa devreler ve tehlikeler doğar.
AKÜLERDEKİ KİMYASAL OLAYLAR
Akü şarjlı iken pozitif
plakalar kurşun peroksit negatif plakalar kurşundur elektrolit ise sülfirik
asitle zenginleştirilmiş saf sudur.
Deşarj esnasında: Elektrik akımı pozitif plakalar
üzerindeki aktif materyal olan kurşun peroksidi kurşun sülfata dönüştürür ve bu
kimyevi değişiklikte elektrolitte sülfürik asit kullanıldığından deşarj sonunda
elektrolit sülfürik asit yoğunluğu bakımından zayıf kalır. Teşekkül eden kurşun sülfat beyazdır fakat
eleman aşırı deşarja maruz kalmadıkça gözle görülmez. Aşırı deşarj aşırı
sülfatlaşma doğurur. Aşırı sülfatlaşma önce plakaların renklerinin açıklaşması
şeklinde görülür sonra beyaz benekler başlar nihayet plakalar tamamen
beyazlaşır
Şarj esnasında: Yukarıdaki kimyevi olayın yönü
değişir ve plakalardaki kurşun sülfat kurşun peroksit ve sünger formunda kurşun
olur. Hasıl olan sülfürik asit elektrolitteki asit miktarını artıracak
elektrolitin yoğunluğunu normale getirir.
DEŞARJ DURUMU
SARJ DURUMU
+PALAKA -PLAKA +PLAKA -PLAKA
PbSO +PbSO 2H O Pb0 +Pb+2H SO
4 4
2
2
2
Yüksüz bir akü grubundaki şarjın kaybolmaması
için redresörlerle ve üretici firmanın tavsiye ettiği tampon şarj voltajı ile
devamlı şarj edilmelidir.
24 Volt için = 26.70 volt.
Akü sayısı x 2.23 volt
220 Volt için = 245 volt.
AKÜLERDE İŞLETME ÇEŞİTLERİ
Aküler sadece elektrik
enerjisi depolayıcısı olarak kullanılmaz aynı zamanda kısa zamanla şarj veya
deşarj pikleri esnasında gerilimi sabit tutmak içinde kullanılır.
a- Yalnız batarya ile çalışan: Bu halde batarya
direk olarak yüke bağlıdır. Ve yük akımı yalnız bataryadan çekilir batarya
yükten ayrılınca şarj cihazına bağlanarak şarj edilir.
b-Tampon çalışma veya devamlı şarjda çalışma:
Bu
şekildeki çalışmada batarya ve şarj cihazı paralel olarak yüke bağlıdır. Yük az
akım çekerken şarj cihazı hem bataryanın şarj akımını hem de yük akımını temin
eder. Yük akımı belirli bir değerin üzerine çıkınca, bataryada şarj cihazı ile
paralel olarak yükü beslemeye başlar.
c-Emre Hazır çalışma:
Bu
çalışmada yalnız şarj cihazı servis harici olduğu zaman batarya yükü besler.
Diğer hallerde yük akımını şarj cihazı verir
AKÜLERDE PERYODİK BAKIM
Bir akünün bakım ve
işletilmesinde dikkat edilecek en mühim nokta imalatcı firma tarafından
verilmiş olan bakım ve işletme talimatlarının uygulanmasıdır.
1.Akülerin belli
aralıklarda yoğunluk ölçümü yapılmalı her birhücrenin bome
yoğunluğu ortalama 1,24
olmalıdır.
2.Akülerin elektrolit
seviyesinin kontrolü yapılmalı elektrolit seviyesi düşük olduğu
zamanlarda maksimum
seviyeye kadar saf su ilavesi yapılmalıdır.
3.Akülerin bulunduğu
yer senede 1 kez temizlenmelidir.
4.Akülerin bulunduğu
yerdeki havalandırma elemanlarının çalışıp çalışmadığı kontrol edilmelidir
çünkü şarj esnasında akülerden patlayıcı gazlar çıkar.
5.Akülerin bir
birlerine olan bağlantıları kontrol edilmeli gevşeklik varsa sıkılmalıdır.
6.Oksitlenmeye karşı
bağlantı yerleri vazalin ile yağlanmalı.
7.Akülerin üzerinde
toplanabilecek toz ve rutubet birleşerek iletken bir tabaka meydana getirebilir
bu tabaka kaçak akımlara sebep olabilir, bunun için akülerin üzeri temiz olması
gerekir.
AKÜ
ODALARINDA ÇALIŞMA YAPARKEN KULLANILAN KİŞİSEL KORUYUCU MALZEMELER
1-Kimyasal koruyucu
elbise
2-Aside dayanıklı
eldiven
3-Yalıtkan baret
4-Ayakkabı
5-Gözlük
6-Gaz maskesi
AKÜ
ODASININ DÜZENLENMESİ
Akü odasının belirlenmesi ve düzenlenmesine, aşağıdakı
hususlar dikkate alınmalıdır.
1-Akü odası nemsiz olmalıdır,
2- Akü odası sürekli güneş ışınlarına maruz
bulunmamalıdır,
3- Akü odası yeterli derecede aydınlatılmalıdır.
Aydınlatma tesisatı gaz sizdirmaz özellikte
olmalı,
böylece yangın olma ihtimalı ortadan kaldırilir,
4- Akü odasının duvarları açık renk, asite
dayanıklı yağlı boya ile veya benzeri özellikte
inşaat
malzemeleri ile kaplanmalıdır.
5- Akü odasının tabanı kaymayacak kadar düz
olmalı ve asite dayanıklı herhangi bir
malzeme
ile kaplanmalıdır,
6- Elektrik anahtarları akü odasının dışında
bulundurulmalıdır,
7-Akü odası çıkış yolu üzerinde göz duşu
lavabosu bulunmalıdır,
8- Akü odasını havalandırmak için aspilatör
bulunmalıdır.
Hiç yorum yok: